15 Aralık 2016 Perşembe

şiddeti yaşamadan yaşamış durumunda kalmak

Her şey sağ göz kapağımın üzerindeki yağ bezesinin yeniden çıkmasıyla başladı. Üç yıl önce de aynı yerde bir yağ bezesi çıkmıştı. Göz doktoru arkadaşım küçük bir operasyonla onu almış, ben sonrasında işlerimin başına dönmüştüm. Kimse de ne olduğunu anlamamış, “geçmiş olsun” diyen bile olmamıştı :))

İki ay önce yağ bezesi “yeniden ben geldim” diyerek göz kapağımın üzerine güzelce yerleşti. Her aynaya baktığımda bana gülümseyerek kendini hatırlatıyordu. Ondan kurtulmak için arkadaşımı aradığımda “Salı ameliyat günüm, gel hallederiz” dedi.. Aslında işlerim o kadar yoğundu ki, iki gün sonra Perşembe Ankara’da, Cuma günü de Antalya’da toplantılarım vardı.. Bir ara vazgeçmeyi bile düşündüm.. Sonra “ Üşenme de bir an önce şu yağ bezesine güle güle de:))” diyerek kendimi ameliyat masasında buldum.. Daha öncesinden tecrübeliydim nasıl olsa, o yağ bezesinden kurtulacaktım, kimse de fark etmeyecekti..

Yağ bezesi üç yılda hasretime dayanamayıp geri geldiğinden, bu sefer ki gidişi tam olsun diye doktor çevresini biraz geniş açınca birden dört dikişim oluverdi.. Dikişlerin üzerine bir de bandaj yapışınca hastaneden çıktığımda az çok dikkat çekmeye başlamıştım.. İlk tepki beni o halde görünce babam ve annemden geldi.. Öyle ki akşam eve gitmeme dahi izin vermeyerek hasta muamelesinde bulundular.. Aslında gözümün bandajlı hali iyi haliymiş, ben kıymetini bilememişim:)) Çünkü akşam, dikişlerin, dolayısıyla gözümün çevresinde operasyonun izleri mor bir halka şeklinde kendini göstermeye başladı..


Sabah bu şekilde sokağa çıktığımda tek düşündüğüm dikiş yerlerinin sızısı ve gözümü soğuktan korumam gerekip gerekmediğiydi..

İş yerindeki arkadaşlarım gittiğim operasyondan haberdar olduğundan, önceki operasyonla yapılan karşılaştırmalar üzerine gelişen sohbetler, yağ bezemden habersiz arkadaşlarla yada beni hiç tanımayan insanlarla karşılaştığımda değişik bir şekil almaya başladı..

İlk tepki, “gözünüze ne oldu!..” şeklinde geliyor, ben anlatmaya başlayınca, ardından “ay neyse geçmiş olsun, ben de başka bir şey zannetmiştim..”, “evli de değilsin ki, kim yaptı acaba?? diye düşünmüştüm” gibi rahatlama cümleleriyle sonlanıyordu..

Çalışan bir kadındım ve aksi gibi toplantılarımın, işlerimin, görüşmelerimin çok yoğun olduğu bir haftaydı.. Dikişlerde olduğundan makyajla morluğu kapatma şansım pek olmuyordu..

Önceleri, espri yapıldığını düşünmüştüm.. Çünkü ben, anne ve babamdan çocukken yapılan yaramazlıkların karşılığında aldığım bir iki fiskeyi saymazsak:))  herhangi bir şiddet görmemiştim. Karşıma çıkan erkek ve kadınlardan, büyüklerimden de bana şiddet uygulayan hiç olmamıştı.. hatta ve hatta böyle bir ortamda bile bulunmamıştım..

Ama sokakta, markette, mağazalarda, alışverişte, asansörde hiç tanımadığım insanların bana yaklaşarak benzer soruları sormaları nasıl bir durumla karşı karşıya olduğum konusunda beni uyandırdı.. Herkese hiç bıkmadan takılmış plak gibi yağ bezemden, operasyondan bahsetmeye başlamıştım..




Mor göz ile gezen kadına yönelik toplumda bir farkındalık oluştuğuna bizzat şahit oluyordum.. Gerçekten ilgi çekiyordu.. Toplumda ki farkındalık iyi bir şeydi belki ama gözün neden morardığının açıklamasının büyük çoğunlukla o kadının mutlaka şiddet görmüş olması çok acı bir şeydi..

  
Şiddeti yaşamak, onu durduramamak,  sesini çıkaramamak zaten büyük bir acıyken, bir de şiddetin vücutta bıraktığı görüntüyle toplum içine çıkmak zorunda kalmak bu acıyı daha da katlayan bir durumdu..


Kendi kendimi sorgulamaya ve empati kurmaya başladığımda, gözümün bir yağ bezesi sonucu morardığını bilmenin rahatlığıyla, bir hafta boyunca mor gözle dolaşabildiğimi fark ettim.. Durum herkesin tahmin ettiği şekilde gerçekleşmiş olsaydı aynı rahatlıkla gezemeyeceğimin rahatsızlığıyla yüz yüzeydim.. Gerçekten böyle bir durumla karşılaşmış olsam ne yapardım hiç bilmiyorum..

Dikişlerim alındı, morluk iyileşti.. Yağ bezesine “hoşça kal, mümkünse bir daha görüşmeyelim:))” demiştim..

Bir hafta boyunca, şiddete maruz kalıp, sessizce bunu göğüsleyen, çaresizlikten güçlü duramayan, güçlü durabildiğinde bunu canıyla ödeyen pek çok kadının çektiğinin belki milyonda birini bile yaşamamış, ama şiddet sonrası toplumdan gelen tepkileri biraz olsun görerek az çok empati kurabilmiştim..