30 Ekim 2015 Cuma

Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi

Yıllar önce,(Çünkü gerçekten yıllar geçmiş:))) yüksek lisans yaparken kentsel mekanlar, dönüşümlerle ilgili her yayın ilgimi çekiyordu.. İnternette kitap sitelerinin birisinde "Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi" isimli bir kitap gördüm.. İçeriğiyle ilgili birşey yazmıyordu.. Kitabın isminden neler neler hayal etmiştim.. En kesin olduğunu düşündüğüm tahminim ise, "Herhalde Paris'te bir mahalle yada semt vardı.. Bu semt, değişen dünya ve toplum yapısı nedeniyle gerçek sahiplerini kaybetmeye başlamış, bunun sonucunda mekanda değişmiş, yanlış planlama kararlarıyla da ilk halinden çok daha başka bir şekle dönüşmüş" şeklindeydi.. Benim için bulunmaz birşeydi.. Hele bir de orada yaşayanların hikayeleriyle olay kurgulanmışsa okumak ne kadar zevkli olacaktı.. Hemen kitabı sipariş verdim..  Yazarıyla hiç ilgilenmedim.. Kim yazmışsa yazmıştı, kitap benim aradığım kitaptı.. Üstelik kapak resmi de çok güzeldi...


Beni bazen, bir kitabın, yerin veya şarkının adı,  bir şeyin içeriği kadar belki de daha fazla:))) ambalajı çok etkiler... Hediyenin içinden çok paketine bayılırım mesela:))) Sonuçta yanıldığım oluyor mu derseniz, hem de çok oluyor.. Ama huy işte.. Bazen haklı da çıkabiliyorum:))) Kişiler de böyle değilimdir.. Hemen yanlış anlama olmasın diye düzelteyim:))) Onda kalbim ve hislerim ne diyorsa ona bakarım.. Görüntü, huy, hayata bakış, yaşam şekli, görüşü, kalbimin "iyi birisi" sözlerinin yanında geri planda kalır.. Onda da yanılıyor muyum??? Sonuçları diğerine göre çok daha fazla acıtıyor, kırıyor olsa da ne yazık ki "evet"...

Neyse, kitabım geldi.. İncecik bir kitap, hemen biter dedim.. Gerçekten de öyle oldu:))) Hemen bitti.. Bu ne yaa??? dedim.. Bu kitapsa eğer, herkes yazar olur dedim.. Kitap şöyleydi..; Yazar, Paris'te bir meydanı gören cafeye oturuyor.. Üç gün boyunca geleni, geçeni yazıyor.. Öyle edebi olarak da değil.. Elinde çantalı bir kadın geçti.. KL 08 geçti.. Kadın döndü, çocuklar karşıya geçti.. KL 06 geçti.. çan çaldı... Saat:... Yine KL 08 geçti... gibi:)) sonuç da yok.. Ne gördüyse anlattı ve kitap bitti..

Beni bu kadar şaşırtan ve isminden dolayı yanıltan nadir kitaplardan birisiydi.. Güldüm, geçti.. Ama kitap mı bu yaa?? dediğim kitap,günlük hayatta belki de aklıma en çok gelen kitap oldu.. Özellikle bir yerde oturup çevreyi izliyorsam, yada yürüyorsam..

Nereden aklıma geldi?? İki gündür tatilin keyfini tembel tembel evin balkonunda çıkartıyorum..Bu yazıyı da orada yazıyorum zaten:))) Karşımız da bir park var.. Parka sürekli birileri geliyor.. Vakit geçiriyor.. Zıplama yerinde zıplıyor.. Köpeklerini gezdiriyor.. Sohbet ediyor.. Ayrılıyor.. Parkın sabah, öğlen, akşamüstü, akşam kullanıcıları farklı.. İki günden sonra bu kullanıcıların, mahalle parkı olması nedeniyle hemen hemen her gün aynı kişiler olduğunu görüyorsunuz.. Özellikle köpek gezdirenlerin geliş saatleri bile üç aşağı beş yukarı aynı:)))

O yüzden, kitabı bugün yine andım ve tuhaftır ilk kez yazarını merak ettim...Georges Perec adını google'a yazınca karşıma çıkan yazar biyografisi beni çok etkiledi.. "Şeyler" ve  çevirisinde bile hiç "e" harfinin kullanılmadığı "kayboluş" kitaplarını sipariş verdim.. Benim okuduğum "Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi" daha önce hiç Perec okumayanlar için onu anlamak adına ilk okunmaması gereken kitap olarak anlatılıyor.. Bu durumda, Ben tersten başlamış oluyorum:))

Sipariş verdiğim iki kitap konusunda bu sefer yanılır mıyım??? Sanmıyorum.. Aslında "Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi" kitabında da beklentilerim nedeniyle yanıldığımı anlıyorum.. Çünkü hepimizin her an yaşadığını sıradan bir şekilde metne dökmeyi akıl etmek.. Onu okuyanlara, çevresini gözlemleme, çevresinin farkında olma yetisini bilinçaltından aşılamak, Ve bunu yaparken de kitabı sürekli hatırlatmak.. Aslında büyük bir hüner değildir de nedir??? Yanılıyor muyum:)))))



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder