15 Mart 2016 Salı

scarpa'nın izinde doğu garajı 4

Çalışma alanım için mutlaka bir sınır belirlemem gerekiyordu.. Sınırı oluştururken, eski harita ile güncel durumu çakıştırabilmemin ancak dini yapılarla olabileceğini biliyordum.. Çünkü dini yapılar, çeşitli onarımlar görmüş olsa da ibadetin devamlılığı, bu yapıların toplumsal önemi dikkate alındığında, günümüze kadar ulaşmış olması gerektiğini düşündüğüm yapılardı..

Buna göre alanda dini yapıları birbirine bağlayan yol akslarından kendimce bir sınır oluşturdum.. Mahallelerin, sokakların 1920 yılı haritalarındaki şekliyle kalmayacağını tahmin ettiğimden, yürürken yönümü dini yapılar sayesinde bulabilecektim..


Böylelikle kuzeyde İğdirli Hasan Mescidinden güneyde Değirmenönü Caddesine uzanan, güneybatıda eski develik alanından başlayıp güneydoğuda Demirci Kara Cami ile biten bir güzergah oluşturdum..

Google earth üzerinde anıtsal yapıları işaretlemeye çalışırken bir de ne göreyim??? Eski sokak güzergahları günümüze kadar neredeyse aynen korunmuş!.. Bu durum, incelememi kolaylaştıracaktı elbet ama bu durumun yapılaşmaya nasıl yansıdığını, arazi incelemesine çıktığımda karşılaşacağım manzarayı az çok tahmin ettiğimden içim burkuldu ne yazık ki..


Seçtiğim güzergahı, Google earth üzerine, günümüz sokak numaralarını da Scarpa haritasına aktararak incelemelere başladım.. 


Öncelikle farklı farklı günlerde, farklı yüksek noktalara çıkarak, alanı algılamaya çalıştım ve fotoğrafladım..


                           


Bölge, Antalya'nın en meşhur pazarlarından birisi olan "salı pazarı" na ev sahipliği yaptığından özellikle salı günü pazarı gezmeye de gittim.. Pazar, Antalya'da sayıları gittikçe azalan sokak pazarlarından birisi..






Daha sonra elimde haritalar, Değirmenönü Caddesindeki Plaza 2000 binasını geçtikten sonra Scarpa haritasında da bulunan 1257. sokaktan itibaren yürüyüşe başladım:)) Amacım Kenarlı Mescidi bulmaktı..

Yürüyüş sırasında rastladığım yüksek katlı, bahçesiz, çirkin diye tanımlamakta kendimce sakınca görmediğim yapılardan bahsetmek bile istemiyorum.. Bu sokak üzerinde eski haritalarda yer almayan İlhami Tankut İlkokulu bulunuyor.. İlkokulun hemen önündeki otopark alanında inşaat temel çalışmaları sırasında çıkan mezar kalıntıları, tüm bölgedeki inşaatlar sırasında ne kadar çok mezar kalıntısının yok edildiğini düşündürüyor ne yazık ki..



Haritada Kenarlı Mescidin göründüğü yerde şimdi mescit yok!.. hayret ediyorum... Tam yerini çıkartamasam da mescit yerinde bugün otopark ve köşede belki de mescide ait bir kuyu bulunuyor..

                      

1257. sokakta üst katları konut olan yapıların alt katları ticari olarak kullanılmakta.. Çarşı postanesinin arkalarına geldiğimde, birçok kez geçtiğim bir noktada yolun kenarında duran kuyuyu görünce şimdiye kadar görmemiş olduğuma şaşırıyorum..     

                              

                             

1281 ve 1263. sokaklardan geçerek, haritada ismi yazmayan, ancak mescit olarak gösterilen yapıya doğru yöneliyorum.. Etraf hep aynı, ne yazık ki!..

                             

                             

Haritada olup, adı yazmayan mescit, Kara Ömer Ali mescidiymiş.. Yüksek yapıların arasında, trafiğin ortasında, etrafı yollarla çevreli, bahçesiz bir mescit.. Neredeyse tamamen yenilenmiş, çevredeki esnafa hizmet veriyor...

                             

Şimdiki hedef, 1262. sokakta yer alan eski bulgur değirmeni... Bulgur değirmeninin yerini tam çözemiyorum... Verem Dispanserinin olduğu bina mı, yoksa onun karşısı mı tam emin değilim.. Emin olduğum tek şey, bulgur değirmeni diye bir yapının kalmadığı:)))


Verem dispanserinin bulunduğu pembe binanın hemen arkasında kocaman bir çınar ağacı var.. Bir dönem burada su arklarının olduğunu ispatlarcasına binaların arasından dallarını göğe yükseltmiş.. Altındaki kahvede oturup, oyun oynayanlar, zaman öldürenler, bulundukları yerde geçmiş zamanın öldüğünü, mekanın yok edildiğinin farkında bile değiller.. Bir tek çınar ağacı var, geçmişten bugüne uzanan, " ben varım, ben anlatırım, bir ben kaldım zaten " diyen...

 


Çınar ağacıyla avunup, tam eski harita güzergahı olmasa da eskiden mezarlıkların bulunduğu Ali Çetinkaya Caddesine çıkıp, İğdir Hasan Mahallesine doğru gidiyorum.. 487. sokaktan İğdir Hasan Mescidine ulaşacağım..


487. Sokakta, Çavuş Bahçe Mahallesinde geçtiğim sokaklardan farksız.. Dershaneler, internet cafeler, emlakçılar.. çeşitli dükkanlar...  

                         

Haritaya göre İğdir Hasan Mescidi bu sokağın sonunda.. Ama sokağın sonunda mescit filan yok.. Dört katlı, köşeli bir apartman karşılıyor beni.. bu sokaklar, salı pazarının kurulduğu sokaklar.. hatırlıyorum bu binayı, önündeki çınar ağacıyla.. Mescidin ağacıydı belki de.. Çok tuhaf, dini yapıları yerinde bulacağımdan o kadar emindim ki.. Önce Kenarlı mescit, şimdi eski mahalleye adını veren İğdir Hasan Mescidi.. Yerlerinde yoklar!..




Belirlediğim güzergaha göre İğdir Hasan Mescidinin yerinden doğuya 516. sokaktan Sofular Camisine gitmem gerekiyor.. Ama mescidin bulunduğu köşeden batıya doğru devam eden yol, üzerindeki iki katlı evleriyle beni kendine çekti.. O kadar apartman görmüştüm ki.. Eskiden kalan hiç birşey yoktu.. Bir tek bulgur değirmeninin yerindeki çınar ağacı.. evlerle avunurdum belki:))



Sokak üzerinde 1950'li yıllar da yapılmış, o dönemin mimarisini yansıtan iki yapıyı görmek de beni mutlu ediyor.. Antalya'ya o dönem ilçelerden gelenlerin iskan ettiği, kendi evlerini yaptıkları bir mahalleymiş burası..



Tekrar 516. sokağa, nam-ı diğer Kasap Durmuş sokağına dönüyorum... sokak üzerinde adı kasap olan birkaç apartmana rastlıyorum.. Sokağın adının nereden geldiği böylelikle anlaşılıyor.. İleride Sofular camisi de görünüyor.. Neyse ki o yerinde duruyor:)))

   

                            

Sofular Camisi de sokaklarla çevrili, herhangi bir bahçesi yok.. Yapılan onarımlarla çok yenilenmiş, eski fotoğraflarına göre çok değişmiş.. 1600'lü yıllara dayanıyormuş gibi görünmüyor!..





Caminin kuzeyindeki sokak üzerinde iki katlı, cumbalı bir ev görüyor, o tarafa doğru yönleniyorum.. Oysa benim, 544. sokaktan 1343. sokağa geçmem lazım..

 


Ayrıca, köşede, geçmişte dibek taşı olarak kullanılmış bir taş da geçmişten kafasını uzatıp "merhaba" diyor bana.. 


Ben de "merhaba" dedikten sonra, geri dönüp eski haritada karanlık yol olarak görünen 1343. sokağa geçmek için Ali Çetinkaya Caddesine çıkıyorum..


Karanlık adı, herhalde etrafında hiçbir ev olmadığı, bahçelerin arasından geçtiği için verilmiş bu sokağa.. Şimdi bahçe filan yok tabii.. Ali Çetinkaya caddesine çıkmak isteyen araçların kullandığı, batısı kazı yapılan eski garaj alanıyla sınırlı, gayet hareketli, eski ismini inkar eden bir sokak şimdi burası.. 


   



Karanlık sokak boyunca, Değirmenönü Caddesine kadar devam ettikten sonra Sofular Camisine geri dönüyorum.. 

Şimdiki güzergah, Şeyh Şucaattin Mahallesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder