30 Mayıs 2016 Pazartesi

likya yürümeleri / demre, alakilise-myra etabı

Alakilise'den ayrıldıktan sonra, Zeytin Mahallesine doğru yol aldık.. Hedefimiz Muskar/Belören üzerinden Myra'ya ulaşmaktı..



Yürürken, karşımıza Likya yolu rotasının takibini yaptığımız kırmızı beyaz çizgiler ile sarı tabelalara ilave olarak, mavi-beyaz çizgiler ve mavi tabelalar çıktı... bu işaretler, bir başka yürüyüş rotası olan ve kalkınma ajansı desteğiyle gerçekleştirilen Aziz Nikolaos Yolları yürüyüş rotalarına aitti..

Kimi yerde Likya yolu rotası ile kesişen Aziz Nikolaos Yollarının içeriği, Aziz Nikolaos'un hayat hikayesinin anlatıldığı vitada geçen yerleşimlerden ve kiliselerden yola çıkarak, bunları birbirine bağlayan yürüyüş rotaları oluşturmakmış.. ne güzel.. Yaşasın rotaların kardeşliği:)))



Bir vadi kenarına kurulmuş Zeytin mahallesinin ismi kadar kendisi de çok hoş.. antik dönem yerleşimiyle iç içe yaşayan mahallede şimdi neredeyse kimse yaşamıyor.. Geleneksel nitelikteki evler terk edilmiş durumda...


Mahalledeki antik döneme ait yapı duvarları, tarımsal amaçlı teraslar, sarnıçlar, hemen yolun kenarına devrilmiş işlik gibi, zeytinyağı ve şarap işlikleri, Zeytin mahallesinin, antik dönemde yoğun olarak kullanıldığının belgeleri olarak günümüze ulaşabilmişler..


Bu bölgede, vadilerin ve tepelerin arasında ekime elverişli her küçük alan tarımsal amaçlı kullanılmış, engebeli arazi antik dönemde teraslanarak, tarım alanlarına dönüştürülmüş.. 

Yürürken, işlik teknesi, taşı gibi mimari parçalarıyla, teras duvarlarıyla birlikte gördüğümüz, kısmen bugünde kullanılan bu teraslar insanda hayranlık uyandıracak, şapka çıkartacak nitelikte..

Gerçi bizim Kenan şapkasını çıkartmadı ama onu da güneş nedeniyle anlayışla karşılamak gerekiyor:)))

 





Zeytin mahallesinden Belören/Muskar'a devam eden Likya yolu rotası, antik döneminde Myra'ya ulaşan patikasıydı..

Daha önce yürüdüğümüz ve arkeolojiden çok peyzajın etkili olduğu likya yolu rotası parkurlarından farklı olarak Myra bölgesi vahşi bitki örtüsü ve zor topoğrafyanın getirdiği muhteşem peyzaja ve bakı noktalarına ilave olarak geçmişin izlerini taşıyordu bize..  İnsan varsa, ruhu vardı, hikayesi vardı, yaşadığı, güzelleştirdiği, kullandığı mekanları vardı.. onların ruhu bize eşlik ediyordu.. masal gibiydi işte.. 



Antik dönemin muhtemel Tragalassos'u; eskinin Muskar'ı, günümüzün Belören'ine gelmiştik.. Belören, Dağlık Myra'nın neredeyse merkezinde yer alıyor.. bir nevi Roma:)) tüm yollar ona çıkıyor:))


Belören, geleneksel evlerin yanı sıra yeni yeni betonarme evlerin de yapılmaya başlandığı bir mahalle.. Yenilerin fotoğrafını çekerek büyüyü bozmak istemiyorum..Balkonunda saksısıyla güzel taş evlerin önünden geçerek Asarbelen tepesinin eteklerine varıyoruz.. tepenin eteklerinden geçerek antik yolu izleyen Likya yolu rotası, asfaltın karşısına geçip, aşağıya doğru kıvrılıyor..

Köylüler, gelip geçen sırt çantalı turistlere o kadar alışkın ki!.. normal olarak bizi de turist zannettiler.. çocuklar ellerinde topladıkları meyveleri  "helloooo" diyerek satışa sunuyorlar.. 




Asarbelen tepesinde bulunan Myra yani Demre:)) manzaralı, sur duvarlarıyla çevrili antik dönem yerleşimi, muhteşem lahitlere, kaya mezarlarına, tarım teraslarına sahip.. 






Bugün asfalt olarak geçen Demre yolunun karşı yamaçlarında bitki örtüsünün gizlemeye çalıştığı lahit ve kaya mezarı bizim Güven'in gözünden kaçmıyor:))) sobeliyor:)))


Vakit iyice ilerlemiş, akşam, "ben geliyorum" sinyalleri göndermeye başlamıştı:)) yürüdüğümüz yol muhteşemdi, karşıda, uzaklardaki Akdeniz ve bulutlar muhteşemdi, hava muhteşemdi.. aşağıda manzarayı bozan sera denizini fotoğraf karesine almamaya çalışmak ise beyhude bir çabaydı:)))



Yolun kimi noktaları, antik dönemde istinat duvarlarıyla desteklenmişti.. zeytin işlikleri ve her yol başının günümüzde bile vazgeçilmezi su kuyuları, bir zamanlar bu yolun ne kadar işlek olduğunu, vızır vızır insan kaynadığını gösteriyordu.. Biz bile bu devirde iki sırt çantalı turist ile karşılaşıp merhabalaştık, düşünün artık:)))




Yolumuz Demre çayı vadisine, oradan da Myra'ya devam ederken kara bir eşkiya keçi tarafından kesilmişti.. yanımızdaki tüm değerli eşyalarımızı istedi desem.. neden olmasın:))) mutlaka yolları kesen eşkiyalar yaşamıştı bu topraklarda...

Bir kez daha büyülemişti beni Myra'nın dağları.. başka ne istersin deseler??? uzun zamandır bu yolu dolunayda yürümek istiyorum.. belki bir gün...


1 yorum:

  1. Yüreğinize ve ayaklarınıza sağlık Melike hanım.Sizi ve ekibinizi tarihe geçecek bu yürüyüş ve gözlemlerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum.Sevgiyle Sağlıcakla.

    YanıtlaSil