1 Mayıs 2016 Pazar

serginin ardından...


Akıllı telefona sahip olduktan ve instagram kullanmaya başladıktan sonra fotoğraf çekmek bende büyük bir zevk haline gelmişti.. 2015 yılının sonlarına doğru ise çektiğim fotoğrafları sergileme düşünceleri, sakin sakin fotoğraf çeken beni dürtüklemeye başladı:)) Nasıl böyle bir şeye cesaret ettiğime şimdi bile hayret ediyorum.. Antalya Müzesi sergi salonunun 2016 yılı programı oluşmadan ve cesaretimin kırılma ihtimali çok yüksek olduğundan apar topar "arazi ve gezi fotoğrafları" başlığıyla bir sergi açmak istediğimi bildiren dilekçe yazıp, hemen Müzeye gönderdim:))) İstediğim tarih, baharın başladığı mart ayının ikinci yarısı idi..

Talebimin kabul edildiğini bildiren yazının ardından sergim, müzenin 2016 yılı takviminde etkinler içerisinde yerini almıştı.. Takvimde mart ayını Tanrıça Tykhe'ye ayırmışlardı..  Tykhe, Yunan mitolojisinde bir kentin talihini ve genel olarak refahını, kaderini belirleyen şans tanrıçası olarak biliniyordu... Tam da ihtiyacım olan şeydi yani:)))


Öğrenci ve Türk geleneği olan "son dakika psikolojisi" nedeniyle Şubat ortalarına kadar rahattım.. fotoğraf seçmeye başladığımda aynı zamanda panikledim.. binlerce fotoğraf bakıp seçmem, üstelik çözünürlük fotoğraf büyüdükçe sorun olduğundan baskıda çok bozulmayacak olanlarını bulmam gerekiyordu..

Aynı zamanda biraz sergi görmüşlüğüm vardı:)) bir hikaye oluşturmam gerektiğini, fotoğrafları ona göre düzenlersem daha hoş bir şey çıkacağını da biliyordum:))

Sergi mekanında nasıl bir düzenleme yapılacağı da apayrı bir işti.. Benden önceki iki sergiyi özellikle gezip, nasıl sergileme yaptıklarını arkadaşlarla inceledik.. Bunun sonucunda üç aşağı beş yukarı maximum kullanabileceğim fotoğraf sayısı netleşti.. Askı sistemi müzedeki sergi salonunda vardı.. Arkadaşların tespiti o konuda rahat olmalıydım, sergi günü hemen tak tak asardık:)) Önemli olan benim fotoğrafları seçmem, sergiye hazır hale getirmemdi... Oysa ben fotoğrafların neye, nasıl basılacağını dahi bilmiyordum.. sadece bir deli cesaretiyle sergi düzenlemeye karar vermemin dışında bir serginin nasıl yapılacağıyla ilgili hiçbir fikrim yoktu:)))

Bu konuda da sevgili asistanımın devreye girdiğini söylememe gerek yok herhalde:)) Ersin Fotoğraf stüdyosunun sahibi Yılmaz Çamkesen babamın arkadaşıydı.. Öyle olunca ben seçtiğim fotoğraflarla, baskı ve düzenleme konusunda fikrini almak üzere Yılmaz ağabeyin yanına gittim.. Fotoğrafları içine yerleştireceğimiz siyah şablonu oluşturduk.. Ben bu şablon içine yerleştirdiğimiz örnek fotoğraflarla bir iki yerde örnek baskı yaptırdım.. Yapılanlar çok içime sinmemişti ki, Yılmaz abi beni maxline firmasına yönlendirdi.. Sergi düzenleyecek benim gibi amatörlere:)) mutlaka tavsiye ederim... Baskıyı mat fotoğraf baskısı yaptık.. Çok hoş oldu.. Ama çerçeve yaptıramayacağıma göre ince fotoğraf baskılarını sergide tutacak ve asmayı sağlayacak bir altlığa ihtiyacım vardı.. Onu da fotoğrafları fotoblok üzerine yapıştırmakla çözdük.. Bu çözüm, sadece fotoğrafa altlık oluşturmak içindi.. Askı konusu belirsizdi..

İnsanın danışıp, fikrini alabileceği, yada mutlaka çözüm getireceğini bildiği dostlarının olması çok önemli.. Allah'ıma şükürler olsun ki benim öyle dostlarım var.. Örnek fotoğraf baskısını aldığım gibi "Kırk Yılda Bir Gibisin" çerçevecisi Sadık Usta'da soluğu aldım.. "Sergiden bir gün önce hepsini getir, ben fotoğrafların arkasına ip yapıştırırım, o şekilde asılır, merak etme!" diyerek rahatlattı beni:))

Bir taraftan da fotoğrafları artık belirlemiştim.. Bu süreçte ne kadar çok bulut fotoğrafım olduğunu fark edip, sergimin adını koydum:)) "Bulutların gölgesinde ağaçlar, mekanlar, insanlar, masallar vesaire"... Bu serginin nasıl oluştuğunu, izleyicilere anlatacak olan sergi metnimi de hazırlamıştım...

Sergi fairycrab'ın sergisiydi artık:)))



Serginin içeriğinde masal vardı, çünkü bir masal yazmıştım bile.. Masalın kahramanı "fairycrab" dı.. masal kahramanına bir görsel oluşturmak istiyordum.. Fotoğrafları bölümlere ayırmıştım ve her bölüm geçişinin metnini bu bölümlere göre yazmıştım.. Masalın kahramanının görseli de tek olmalı, ama bölümlerde kullanılan bulutları, ağaçları, mekanları, hayvanları, insanları, suyu bir arada göstermeliydi..

Masal kahramanı görseli için bu blog da bir yazısını da paylaştığım prensesimin, Midilli fotoğraflarını kullandım.. Ama masal kahramanını gerçekten öte masallaştırmak istiyordum.. Bu isteğimi de cep telefonumdaki Picsart programını kullanarak gerçeleştirebildim:))

Fotoğraflar, metinler hazırdı, fotoğraf altlarında sevdiğim çiçek figürüyle birlikte imza da oluşturmak istiyordum ama benden bu kadardı:)) Ötesini tek başıma yapma şansım yoktu.. bana yardımcı olabilecek, ne istediğimi anlayabilecek ve fikrime fikir katarak onu en iyi noktaya getirebilecek arkadaşlarım olduğu için şanslıydım.. Emine ve Ezgi, photoshop ve corel kullanarak  metinlerimi, fotoğraflarımı, imzamı benim hayalimi anlayarak düzenlediler...

Sergi materyalleri hazırdı artık:))))


  



  
          


  
  



  
  
  
  
  



  
  
  



  
  



  
  
          
   

Sıra davetiyeye gelmişti:)) Davetiye Emine'nin uzmanlığıydı:)) Geride beydağlarının göründüğü, bulutların arasından güneş ışığının denize ve denizdeki tekneye yansıdığı çok sevdiğim bir fotoğrafımı kullanmaya karar verdik.. Bilgisayarda herşey güzeldi:)) Ama afiş ve davetiye örnekleri baskıdan geldiğinde dünyam karardı neredeyse!.. Çözünürlük yüzünden kötü olmuştu baskılar ve birkaç saat içerisinde yeni birşey bulup düzenlemek gerekiyordu... Sergide kullanmadığım bir fotoğraf olsun istediğimden yeni bir fotoğraf bakacak enerjim kalmamıştı..



Ezgi ve Emine instagram fotoğraflarımı hızlıca tarayıp, baskıda çok sorun çıkartmayacak yeni bir fotoğraf buldular:)))

Diğer yandan, sergide fotoğraf satışı yapıp yapmayacağımı da netleştirmem gerekiyordu.. Zevk için yaptığım bir şeyden para kazanmayı düşünmüyordum.. Bu konuda da kardeşim Leyla'nın parlak fikri aklıma yattı.. Böyle bir etkinliği, yardım konusunda fırsata dönüştürebilirdim:)) Mehmetçik ilkokulunu da Leyla önerdi.. Benim okullar konusunda bir fikrim yoktu çünkü..  Gelecek olanlar bu fikri bilerek gelsinler istediğimden okul aile birliğinin hesap numaralarını alıp davetiyeye ekledik..


Sergi süresince başında durma şansım olmadığından, sevgili Ezgi'yle birlikte, salondaki masaların üzerine bırakılması ve izleyicilerin bilgilendirilmesi için bilgi kartı hazırladık.. Gelenler, bu kartta hem satın almak istedikleri fotoğrafları numaraları ile görüp, almak istediklerini tanımlayabilecekler, hem de bağış yada okulun başka ihtiyaçlarını gidermek isterlerse bu ihtiyacın neler olduğunu görebileceklerdi..

             

15 mart, açılışın olacağı gün herşey hazırdı.. Bir gün önce Sadık Ustadan fotoğrafları almıştık.. Sadece asmak kalıyordu.. Müzeye gidip asmaya kalkışana kadar işin o kadar kolay zannediyorduk yani:))

Açılışa sayın Antalya Valisi geleceğini bildirmişti.. Açılış organizasyonu da ayrı bir işti tabii ki.. O işi de arkadaşlarım Oytun ve Funda üstlendi.. Diyorum ya, insanın çevresinde ona yardım edebileceği ailesinin, arkadaşlarının olması o kadar güzel birşey ki!...


Sergi hazırlık ekibi olarak ben, Utku, Ezgi, Emine, Aynur, Süleyman 15 mart sabahı fotoğraf ve ihtiyaç duyabileceğimiz malzemelerimizle Müzenin sergi salonuna ulaştık.. Müzenin askı aparatları asla ve asla işimizi görmüyordu.. öğlen oluyordu neredeyse, biz fotoğrafları asamamıştık.. En kolayı duvara yapıştırmaktı ama o da duvar boyasının kalkmasına neden olacaktı, yapamazdık.. Ben gözümü karartmış, neyse ne yapıştırırız, sonrasında boyatırız diyordum ki, Ezgi eve gidip kendi takı malzemelerini getirdi...

Evet, onun takı malzemelerini, halkalarını, misinasını kullanarak askı sistemi oluşturdular... Müthiştiler.. Ne kadar teşekkür etsem azdı.. Emine, Aynur, Utku ellerinde cetvel ölçüp, hem mesafeleri, hem yükseklikleri ayarlıyorlardı.. Ben ise heyecan ve stresten iptal olmuş, boş boş dolanıyordum:)))


İş bittiğinde sergileme müthiş güzel olmuştu.. Askılar hiç belli olmuyordu..

  

Sergi hazırlıkları sırasında bir taraftan da çelenkler ve çiçekler gelmeye başlamıştı..

                      
                 


Askı süreci tamamlandıktan sonra, sıra bizim hazırlıklara geldiğinden hazırlanmak üzere salondan ayrıldık ve açılış başlamadan tekrar salonda yerimizi aldık...


Bir şehit cenazesi nedeniyle açılışa sayın valimiz katılamadı...Açılışı Vali yardımcısı, Muratpaşa Kaymakamı, Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcısı, İl Kültür ve Turizm Müdürü, Dışişleri Bakanlığı Antalya temsilcisi büyükelçimiz birlikte yaptılar.. Kurdelenin iki ucunda ise serginin kahramanları Ezgi ve Emine vardı.. Vali yardımcısı Serdar bey, benim Maden koyunda mahsur kaldığımı, jandarma ve kurtarma ekiplerini nasıl gönderdiğini anlatıp herkesi güldürdü.. Evet, gerçekten Kemer'deki maden koyunda mahsur kalmıştık ve kurtarıldık:))) belki bir gün yazarım bu hikayeyi:))) 


Açılış yapıldıktan sonra sergi davetlilere kalmıştı.. Davet ettiğim hemen hemen herkes gelmişti.. Çok ama çok mutlu bir andı benim için..



Serginin görünmeyen kahramanları Emine ve Ezgi için de o kadar maceradan sonra mutlu bir sondu bence:)))


Sergi hatırası fotoğraflarım da oldu tabii ki.. Başta canım ailem ve arkadaşlarımla.. Benim koskocaman bir ailem var, her zaman yanımda olan:)))





Sonuç güzeldi.. İki hafta açık kaldı sergim.. Basında ve Antalya gündeminde yer verilmese de okula yaklaşık 6000 lira gelir kazandırdık.. Aile üyeleri bile hesaba parayı yatırmadan fotoğraflarına kavuşamadı:))) Belki basınla ilgili arkadaşlarım biraz ilgilenebilseydi, daha çok duyulur, daha çok yardım yapabilirdik.. ama yine de başarmış sayılırız:)))

Böyle işte hikaye:)) olur mu? olmaz mı? derken, Antalya etkinlik tarihinde ben de sergimle yer almış oldum.. Bir daha kalkışırmıyım?? sanmıyorum ama belli de olmaz:))) öyle bir şey olursa da son dakika düzenlemelerine pek kalkışmam, daha tedbirli davranırım herhalde:)))



3 yorum:

  1. Son derece içten ve samimi bir paylaşım olmuş. Yeni bir sergi için hepimiz yeterince tecrübe edindik, öyle değil mi?

    YanıtlaSil
  2. Çok ama çok güzel,hazırlık döneminden, sergi açılışına kadar olanları çok sade ve çok samimi anlatışınız ne kadarda içten olmuş.Davetli olduğumuz halde açılışa gelemediğimiz için şimdi daha çok üzüldük.Ancak sizle olan dostluğumuz daim olacak.Aklınıza,gözlerinize,ayaklarınıza en önemlisi içtenliğinize SAĞLIK.

    YanıtlaSil
  3. Çok ama çok güzel,hazırlık döneminden, sergi açılışına kadar olanları çok sade ve çok samimi anlatışınız ne kadarda içten olmuş.Davetli olduğumuz halde açılışa gelemediğimiz için şimdi daha çok üzüldük.Ancak sizle olan dostluğumuz daim olacak.Aklınıza,gözlerinize,ayaklarınıza en önemlisi içtenliğinize SAĞLIK.

    YanıtlaSil