1 Haziran 2018 Cuma

2. PEREC’İN REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“CUMHURİYETİN KURUCUSUNUN ADINI ALAN CADDE”

Perec, şehrin etrafında surların yükseldiğini, bulvar denilen şeyin aslen, genellikle eski surların bulunduğu arazide tertip edilmiş olan, şehrin etrafını dolanan ve iki tarafında ağaçların sıralandığı bir yürüyüş yolu olduğunu akıldan çıkartmamak gerektiğini söylüyor ve sanki Kaleiçi’ni çevreleyen Atatürk Caddesini tarif ediyor😊
Pehlivanidis ile birlikte Atatürk caddesini gezmeye, onun gelişimini izlemeye başlamadan önce caddenin isim geçmişine ve oluşumuna bakmakta yarar var aslında…

Cadde, 1800’lerin sonunda Rumların sur dışında yerleşmeye başladığı Rağbetiye Mahallesi ve Yenikapı’yla birlikte oluşmaya başlıyor…
Hadrianus kapısından başlayarak, sur hattı ile içinden düden suyunun aktığı hendek boyunca devam eden ve Kalenin dışına taşan şehirle, kaleyi ayıran caddeye ilk yapıldığında uzunluğu 500 metreyi geçmemesine karşın, dönemin kentteki en uzun yolu olması nedeniyle “uzun yada koca yol” denilmiş… sonra Yenikapı semtinin adını alarak “Yenikapı Caddesi” adıyla anılmış…
1910’lu yıllarda Antalya’nın durumu hakkında bilgi veren salnamelerde, Yenikapı Caddesinden, yeni kurulan cadde diye bahsediliyor ve eski sokakların aksine düz ve geniş olduğu belirtiliyor...
Atatürk’ün 8 şubat 1931 tarihinde Antalya’ya gelişinde, Yenikapı (Atatürk) caddesinden Karaalioğlu-Gazi parkına giderken, Antalya milletvekili Rasih Kaplan, Atatürk’ten geçtikleri caddeye isminin verilmesi müsaadesini istemiş… Atatürk de kabul etmiş… o dönem henüz soyadı kanunu çıkmadığından cadde, 14.02.1931 tarihli belediye meclisi kararıyla parkın sonuna kadar Gazi Bulvarı, park da Gazi Parkı adını almış...
    
1934 yılı kasım ayında, Mustafa Kemal’e Atatürk soyadı verilince ve 1935 yılında soyadı kanunu uygulaması başlayınca, Gazi caddesinin adı yavaş yavaş Atatürk caddesine dönüşmüş...

Bu dönüşüm öyle hemen olmamış tabii ki... eski gazetelerde yer alan haberlerde, ilanlarda caddenin adı farklı farklı kullanılmış... mesela soyadı kanunundan sonra, 3 ekim 1935 tarihli gazetede caddeden, "Gazi Mustafa Kemal Caddesi" olarak bahsedilirken, 12 aralık 1935 tarihli gazetede caddenin adı "Atatürk Caddesi" olarak geçmiş... 
Ortasındaki kanalıyla birlikte Atatürk caddesinin bugünkü görünümüne kavuşması çalışmalarının hep Haşim İşcan’ın Vali olmasıyla birlikte başladığını biliyordum… Oysa araştırmaya başlayınca bunun daha da eskilere dayandığını gördüm…

1800’lerin sonundan itibaren var olan caddede düzenlemeler, Cumhuriyet’in ilanından sonra, 1934 yılında Lütfü Gökçeoğlu’nun belediye başkanlığıyla birlikte başlamış...
3 ekim 1935 tarihli Antalya gazetesinde, Gazi Mustafa Kemal Caddesinin genişletilmesi için istimlak işlemlerine başlandığı, cadde boyunca her evin önünü genişletmek için ikişer buçuk metre genişliğinde ve ön kısmı boyunca Belediyece yer verileceği, bu suretle caddenin süslenmesinin el birliğiyle başarılacağı yazıyor…

Atatürk caddesinin başlangıcından itibaren düzenlendiği ve ağaçlandırılmaya başlandığı da, aynı yılın sonlarında haber olmuş… “caddenin genişletme, düzenleme, istimlak çalışmalarının yapılması ve kaldırımlanması işi”  de 5 yıllık çalışma programında yer almış…

1936 yılının başlarında, cadde cephesinde istimlakler tamamlanmış, yıkma ve genişletme işlerine başlanmış…
1939 yılına kadar süren çalışmalar kendini göstermeye, caddenin uzun zamandır süren çirkin manzarası kaybolmaya başlamış… “..ortasından şütlerle su geçen yepyeni stilde su bulvarı Antalya’mıza zenginlik katacaktır..” haberleri gazeteye konu olmuş…
Cadde üzerinde yapılan kanala su, Cumhuriyetin 16. yıldönümü olan 29 ekim 1939 tarihinde verilmiş… kasım sonunda da yol tamiri halk pazarı önüne kadar tamamlanmış…
Suyla birlikte, cadde kentlinin, kentin entelektüellerinin akınına uğramış…1939 yılının sonunda;

“…Bugünkü manzarasıyla çok şirinleşmiş olan caddede gezerken insan, medeni bir caddede yaşadığını hissediyor…”

“…Kente, büyükşehirlerden kopmuş bir parça izlenimini veriyor. Caddenin kenarında, kirli bir kanal, derin bir hendek içerisinde, pis bir şekilde tüm cadde boyunca uzanıyor, yaz mevsiminde karışan lağımlarla birlikte pis kokuyordu ve sivrisinek yuvasıydı. Temiz su, yeni kanala alınmış, eski kanala kanalizasyon hattı verilirken, üzeri kapatılmış…”

“…Güzel, geniş bir tretuvardan sonra, ince kumlu, dümdüz bir cadde.. diğer kısımda da çalışmalar devam ediyor.. ortada, içinde tatlı şırıltılarıyla akan su… sıtmaya iyi geldiğine inanılan okaliptüs ağacı kanalın tam ortasından fışkırmış... yeniliğinden dolayı yadırgadığımız kanallı bu yol, Yenikapı’ya kadar, etrafında iki şerit halinde uzanan tarhların içinde, aralıklı dikilen hurma ağaçlarıyla uzanıp gidiyor…” sözleri sıkça gazetelerde yer almış...
Haşim İşcan’ın Antalya’ya vali olarak atanması ise 4 mart 1940… yani tüm bu çalışmalardan sonra…

Cadde, düzenlendiği 1930’ların sonundan 1997 yılına kadar çift şeritli araç yolu olarak kente hizmet vermiş… ortasından geçen kanal boyunca dikilen hurma ve palmiye ağaçları gökyüzüne yaklaşmış… kanal ortasındaki, çevresindeki kavak ve okaliptüs ağaçları ise kaldırılmış…
1997 yılında çift yönlü araç yolu olarak kullanılan caddenin tek yönü tramvay güzergahıyla birlikte trafiğe kapatılarak yaya yolu olarak düzenlenmiş...
Almanya’dan alınan, 1950-60'lı yıllara ait, MAN/Duewag römorklarından oluşan Tramvay, 28 mart 1999 tarihinde hizmete girmiş ve girdiği dönem, ulaşıma etkisi ve kentin ihtiyacını görmeyen bir güzergah olarak görülmesi nedeniyle Antalyalıların tepkisini çekmiş...
Bugün ise, “nostaljik” adıyla hizmet veren tramvay, yaya aksıyla birlikte caddenin en önemli imgelerinden birisi halinde...
Atatürk Caddesinin zemin kaplamaları, ortasından geçen su kanalı, 2012 yılında Büyükşehir Belediyesince yenilendi ve caddeye, ahşap köprüler, banklarla birlikte çeşitli heykeller yerleştirildi… Caddenin bu yeni düzenlenmiş hali, bir sevgililer gününde Bulutsuzluk Özlemi konseriyle kentliye tanıtıldı… 
Değişen yer kaplamaları ve mobilyalarıyla içinde yaşadığımız cadde yeni mi olmuştu şimdi????
3. BÖLÜM PEREC’İN REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“AŞAĞI ÇARŞI, DÖNE DÖNE DÖNERCİLER ÇARŞISI”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder