1 Haziran 2018 Cuma

3. PEREC’İN REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“AŞAĞI ÇARŞI, DÖNE DÖNE DÖNERCİLER ÇARŞISI”

Pehlivanidis’in 1920 yılındaki Antalya kent merkezi gezisinin Atatürk Caddesiyle ilgili kısmı, o dönem Aşağı pazar, bugün ise Dönerciler çarşısı olarak adlandırılan köşeden başlıyor…

Sebzeciler, meyveciler, yoğurtçular, balıkçılar, kasaplar, nalbantlar, birkaç bakkal ve esnafın kullandığı kahvehanenin bulunduğu Aşağı Pazar, o dönem Antalyalısının evlerinin bahçelerinde yetiştirdiği ürünlerine alıcı bulduğu kayaf (kabzımal) haliymiş… 
Pehlivanidis  kale dışı semtleriyle irtibatı sağlayan, halk tarafından fazla kullanılmayan, gösterişsiz Aşağıpazar (Aşapazar) olarak anılan kapıdan bahsediyor…

19 temmuz 1815 tarihli, Antalya kalesinin tamirine dair Teke ve Hamid sancakları mutasarrıfı Mehmet Vahid Paşaya hüküm evrakından olan, surlar ile üzerindeki burçlar ve kapıları gösteren haritada ise tam köşede sebilhane burcu yer alıyor...
Yolun karşısında, bugün Vakıf İşhanı, geçmişte Belediye İşhanı olan binanın yerinde, Karakaş Camisi ve ilerisine kadar geniş bir İslam mezarlığı varmış...
1885 yılında kente gelen Lanckoronski, kentin surların dışında kalan doğu ve kuzeydoğu kısmının, daha yeni, daha açık ve daha hoş olduğunu, burada bol gölgeli, güzel bir mezarlık ve Düdenden beslenen, pek çok kola ayrılan kanalların beslediği bol yeşillikli bahçelerin bulunduğunu anlatmış…

Bu mezarlık ile çevresindeki bahçeler, 1800’lerin başındaki harita ile birlikte Scarpa’nın 1920 tarihli haritasında da görünüyor…
Karakaş Camisine kadar uzanan Çürüklük ve Suzanharik mezarları, hal yapılmak üzere Belediye tarafından 1926 yılında istimlâk edilmiş, ancak modern bir hal binası inşaatı için temel hafriyat çalışmaları hemen değil, 8 yıl sonra, 1934 yılının mart ayında başlayabilmiş…
İnşaat kısa bir sürede, temmuz ayı gibi tamamlanarak hizmete girmiş ama resmi açılış 29 ekim 1934 tarihinde gerçekleştirilmiş… Halk pazarı olarak düşünülen bina genellikle kasap hali fonksiyonuyla kullanılmış… zaman içerisinde de belediyeye ait olan bu dükkanlar satılmış… 
Bina, karşı tarafta, aşağı pazar olarak adlandırılan alanla birlikte, 1950’lere kadar Antalya’nın sebze-meyve-et ihtiyacını karşıladığı nokta olmuş...

1950’li yıllarda, Değirmenönü caddesinde, Yeni halk pazarı binasının hizmete girmesiyle, kasap hali binası yavaş yavaş atıl hale gelmiş… bunun üzerine, yaklaşık 300-350 bin liraya yeniden kamulaştırılmasına karar verilerek 1964 yılının ağustos ayında binanın yıkımına başlanmış…
Antalya'nın eski halihazır harita çalışmaları tam da kasap halinin yıkılıp yerinin düzlendiği bir döneme geldiğinden, bu haritada, hal binasının bulunduğu alan boş olarak gösterilmiş…
İmar planında 7 kat kararı getirilen Hal binasının yerine, kentin ilk pasaj çarşısı olarak Belediye İşhanı adıyla tasarlanan binanın 1965 yılının haziran ayında temeli atılmış… belediye için ciddi bir gelir kaynağı görülen ve kasap haline göre daha yüksek katlı olan bu binanın tamamlanması ise 1960’ların sonunu bulmuş…
Antalya kent merkezinin önemli köşe noktalarından birinde yer alan bina, 1976 yılında Antalya Festivali etkinlikleri kapsamında düzenlenen Plastik Sanatlar Sempozyumunda süslenen şanslı, bir o kadar da şansız binalardan birisiymiş...

Ressam Orhan Taylan, Mitoloji’deki “Prometheus’un İnsanlara Ateşi Getirmesi” efsanesini, Belediye İşhanı’nın duvarına özellikle sağlam olsun diye akrilik boya ile resmetmiş…
12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra resimdeki bir figürün bıyığı nedeniyle Stalin’e benzetilmesi üzerine Kenan Evren’in emriyle bu duvar resminin üzeri önce badana ile kapatılmış… akrilik esnek boya olduğu için, ertesi akşam güneş vurunca resmin üstündeki boya dökülmüş… Bir daha boyamışlar, yine dökülmüş… “Resim generale direniyor” diye yerel gazeteler haber yapmış… 
Sonrasında tel fırça ile kazınıp yeniden badana yapılarak  üstüne eski galeri müdürü Esen Emekçil’in bakırdan hazırladığı Atatürk rölyefi ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyişi yerleştirilmiş…
Binanın başına gelen talihsizlik bununla kalmamış… bina, 29 ağustos 2006 tarihinde, saat 16.45’te önüne yerleştirilen bir motosikletin patladığı terör eylemine de tanık olmuş… bu patlamada 3 kişi hayatını kaybetmiş ve bina hasar görmüş…
2009 yılında bina yeniden tadilat geçirmiş ve İşhanının eskiden Belediye birimlerince kullanılan kısımları, Kalekapısında yıkılan Vakıf İşhanına karşılık Vakıflar Bölge Müdürlüğüne verilmiş…
Artık Vakıf İşhanı adıyla anılan binanın üst katlarında Vakıflar Bölge Müdürlüğü hizmet birimleri yer alıyor… alt katlar ise, kuyumcular, döviz büroları, kuaförler, kuyumcu tamircileriyle bir pasaj görünümünde…
Caddeye yerleştirilen heykellerden, parayı bulan Lidyalılara gönderme yapan ve Lidya banktan para çekerek kucağını paralarla dolduran antik dönem yurttaşını tasvir edeni Vakıf İşhanı önünde duruyor…

1950’lerin sonunda yeni halk pazarının açılması, Kasap Hal binasının karşısındaki aşağı pazarı da etkilemiş ve buradaki sebze-meyve satanların taşınmasıyla, mevcut yapılar genelde yeme-içme mekanı olarak kullanılmaya başlamış ama muhasebeci gibi farklı bürolarda bu çarşı içerisinde bir süre faaliyetlerine devam etmiş…
Zaman içerisinde, yeme-içme mekanlarının çoğunluğunun döner üzerine yoğunlaşması, çarşının “dönerciler çarşısı” şeklinde anılmasına neden olmuş…
1990 yılında, Antalya Belediyesince, Antalya’nın çok hızlı büyüyen turistik bir kent oluşu, birçok ekonomik faaliyetin artık turizm için planlanışı, kentte yaşayan kentlilerin kentin merkezinden dışlanıyor olduğunun gözlenmesi nedenleriyle “Kentsel Kimlik” konusu gündeme getirilmiş… Belediye bu sorundan yola çıkarak, bir kentsel tasarım yarışması düzenlemiş ve yarışma şartnamesinde kentlinin kent merkezinde yaşamasını sağlayacak, kente kimlik kazandıracak, aynı zamanda büyük bir turizm kentine hizmet edebilecek bir merkezin tasarlanmasını istemiş…

Yarışmayı Antalya’nın sosyal kimliğini belirleyecek temel verilerden birisinin turizm olduğunu vurgulayan, Baran İDİL, Hasan ÖZBAY ve Tamer BAŞBUĞ tarafından hazırlanan proje kazanmış…

Bu proje kapsamında, Dönerciler Çarşısının bulunduğu kısımda Atatürk Caddesi ile Kalekapısı’nı açık alanlarla birbirine bağlayan arkadlı bir yapı önerilmiş…
Bugün kent içinde çirkin ve kullanılırlığı olmayan, hantal yapıların başında gelen Dönerciler Çarşısı yapısı, yapılan imar planı değişikliğiyle birinci olan kentsel tasarım projesindeki yapı kitlesi yerine yeni bir projenin uygulanması sonucu ortaya çıkmış ve ne yazık ki bu uygulama mevcut durumdan da kötü sonuçlar doğurmuş…
Antalya Dönerciler Çarşısı tabelası, araya bir yere, WC gösterimiyle birlikte yerleştirilen binanın projeyle yapılan üst örtülü kısmı Antalya’nın sıcak yaz ikliminde hava almayan, dolayısıyla kullanılmayan, yola bakan cephelerinde de telefon satıcılarının yerleştiği, kentin eski dönercilerinin bir bir ayrıldığı bir mekân…
Projenin uygulanmadığı diğer kısımla aradaki sokak üzeri 2013 yılında renkli şemsiyelerle örtülüp çarşı, yeme-içme mekanları için cazip hale getirilmeye çalışılsa, hatta fotoğrafları sosyal medyada bol bol yer alıp, “şemsiyeyle gelen bereket” başlıklarıyla haberlere konu da olsa, halkın artık şemsiyeleri kanıksaması, şemsiyelerin hava koşullarında yıpranması ve yenilenmemesi nedenleriyle gelenlerin artık ilgisini çekmiyor… kısa bir süre sağlanan hareketlilik, yine kaybedilmiş durumda…

4. BÖLÜM PEREC’İN REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“ADALIA SURLARI GİTMİŞ, VİSBY UNESCO’YA GİRMİŞ”

1 yorum:

  1. Melikecim cok cok guzel olmus. Antalya icin harika bir belge. Emegine saglik

    YanıtlaSil