1 Haziran 2018 Cuma

10.PEREC’İN REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“YENİYE DOĞRU”

Rum nüfusun sur dışında yerleşmeye başlaması ve Yeni mahallenin oluşmasıyla, bu mahalleye sur içinden ulaşımı sağlayan girişlerden birisi de Yenikapı…
1815 tarihli harita da köşe burcu yada uzun burç olarak görünen kısma denk gelen noktada, fener yolundan Yenikapı’ya doğru çekilen fotoğraflarda da görünen surlarda açılan kapıyı Pehlivanidis, “üzerinde süslemeleri olan ve gösterişli” olarak tariflerken, İlhami Tankut anılarında, Yörükoğlu ile karşısındaki boş alanda eski surlara ait bir kapı kemeri olduğunu, bu kemerin altından Dumlupınar ilkokuluna gidildiğini anlatmış…
Şimdi Yenikapıdan Kaleiçi'ne  girerken öyle bir kapının olmadığını söylememe gerek yoktur herhalde...
Surun önünde Yenikapı karakolunun yanında, Yenikapı olarak adlandırılan girişe kadar Pehlivanidis döneminde Rumların işlettiği bakkal, eczane, berber gibi günübirlik ihtiyaçların karşılandığı dükkanların yanı sıra, yoğun olarak meyhane, birahane, tavernalar sıralıymış…
Mübadele sonrasında dükkanların sahipleri, şekilleri değişmiş... Kunduracı Hüseyin usta, 1960’lı yıllarda bu dükkanlardaymış…
 
Koruma bilincinin gelişmesi ve surun öneminin kavranmasıyla bu dükkanlar yavaş yavaş yıkılmış… 1956 yılında, Yenikapı’da surun dibine, belediyenin tuvalet yapmasına Eski Eserler İdaresinin izin vermemesi haber konusu bile olmuş😊
Sonrasında, aynı hatta, daha çok açık alanı kullanan, balık ekmek ve donat yemek isteyenlerin uğrak yeri olan, büfeler inşa edilmiş…
 
Bir de, yaklaşık 20 yıldır, sabahtan öğlene kadar simit satıp, sohbet eden öğleden sonraları tezgahını kapatıp kitap okuyan, emekli Ali Ağabey var köşede…
Surun hemen gerisinde, Rum Milleti Hamamı, Gavur Hamamı, Yenikapı Hamamı isimleriyle anılan, Rum Mahallesinin hamamı bulunuyor…
1933 tarihli tapu kayıtlarına göre, hamam Rum Konstanti kızı Anastasya’ya aitmiş… Pehlivanidis, Hamamın tellağı Aspas’ı zamanın fizyoterapistlerine taş çıkartacak kadar marifetli olarak anlatmış…
Mübadeleden sonra, hamam, Yanyalı Sadıkpaşazede Fuat ve Hüseyin Beylere geçmiş… ailenin kendi içerisinde yaptığı paylaşım sonrasında da hamamın mülkiyeti Hüseyin Bey de (Bigat) kalmış...

Hamam, 16 Ekim 1942 tarihli gazeteye, “Şehrin en güzel mevkii olan Yenikapıdaki hamam satılıktır. Hamam yada depo amaçlı kullanılabilir. Yanyalı Hüseyin Bigada” ilanıyla çıkmış...
Hüseyin Bey hamamı 1945 yılında Zihni ve Nadide Belen’e satmış... Kiralayanlar hamamı ilana uygun olarak😊 hububat deposu olarak kullanmış…
1955 yılında Antalya şehrinde yapılan eski eser tespitinde 19. yüzyıl sonuna tarihlendirilen hamamın yerli Rum kalfalar tarafından yapıldığı ve anıt eser niteliğini göstermediği vurgulanmış... 
1969 yılında mülk sahipleri hamamı yıkmak istemiş ve o dönemin anıtlar kurulu da hamamın koruma altına alınmasına gerek görmemiş... neyse ki hamam çeşitli nedenlerle yıkılamamış da, 1979 yılında Antalya’nın kültürel bir simgesi olarak koruma altına alınabilmiş...
2018 yılına gelindiğinde hiçbir şey değişmemiş… hamam yine satılık… sekizgen feneri, kubbeleri, süslü su kurnaları, kemerli kapı ve pencereleriyle kaderine, daha doğrusu kumrulara ve onları gözleyen kedilere terk edilmiş durumda😊
Hamamın önündeki meydana cephesi olan bir diğer bina ise, surların yıkılması nedeniyle caddeden algılanan Büyükşehir Belediyesinin Kent Belleği Merkezi…
Bu binayı özel kılan, kentte yapılan çok nadir şeylerden birisinin belgesi olması… 1990’ların başında, 7 katlı olarak kaba inşaatı tamamlanmış bina, 1995 yılında Belediyenin Kaleiçi’ne sahip çıkması ve örnek olma çabasıyla kamulaştırılmış ve fazla katları yıkılmış… Kaleiçi’ne Yenikapı’dan girenleri alnı açık bir şekilde karşılar olmuş…
Feneryoluna (şimdiki Işıklar Caddesi), Kaleiçi’ne, Aya Panteleimon Kilisesi ile mezarlık ve Karaalioğlu bahçesine (şimdiki Büyükşehir Belediye binası ve park), Yeni Mahalle ile Aşağı Pazar’a (şimdiki Atatürk caddesi) giden dört yolun kesişiminin olduğu çevreye adını veren Yenikapı, seyyar gramofoncunun çaldığı Yunan ve yabancı operet müzikleri eşliğinde, sineması, Attalos kulübüyle özellikle şehrin Hıristiyan nüfusuna hizmet eden eğlence ve kültür merkezi, bir nevi Pera’ymış😊
Mübadele öncesinde, kentin bu kısmında pek Müslüman nüfusa rastlanmazmış... Girit’ten 1897 sonrasında gelen göçmenler, Rumca konuşabildiğinden, ara sıra burada satış yaparlarmış… öğleden sonraları bir sepet içerisinde kavrulmuş bademi Rumca satan Giritli Ali de bunlardan biriymiş…
Yenikapı meydanı, özellikle yaz aylarında hareketliliği, altından arıklar içerisinde suların aktığı kahvehaneler, köşkler, meyhanelerle şehrin kalbi sayılırmış...
Pehlivanidis, Bayramlarda yada Pazar öğleden sonraları tesadüfen Yenikapı meydanında bulunan bir yabancının, Antalya’nın ne kadar sakin, gelişmiş ve mutlu bir şehir olduğunu düşüneceğini yazmış…
Mübadele sonrasında da Yenikapı çevresi aynı özelliğini devam ettirmiş… sinema ve Attalos kulübü isim değiştirerek varlıklarını neredeyse 1980’lere kadar korumuşlar… Halkevi, sonrasında 1956 yılından itibaren Belediye, kentin ilk parkı İnönü (şimdi Karaalioğlu), kütüphane, stadyum, İpekböceği okulu, hep bu merkez de konumlanmış… Atatürk kente geldiğinde Yenikapı’da ağırlanmış…
Büyükşehir belediyesinin Kent Müzesi olarak Yenikapı çevresini seçmesi o yüzden çok anlamlı… 

Şimdiler de Yenikapı’nın Kaleiçi’ne bakan kısmı kafelerle nispeten eğlenceli… 
Park yerinde duruyor… geçmişte olduğu gibi miradorlarından Beydağlarına bakanları büyülemeye devam ediyor…
Caddenin başından-sonuna, eskiden-yeniye kadar uzanan araştırma-inceleme serüvenim yaklaşık bir yıl sürdü... bu kadar uzamasında tembelliğimin etkisini göz ardı edemeyeceğim tabii ki😊 bitirmek yazın ilk gününü bekliyormuşum meğer😊 bu süre içinde, bir sürü fotoğraf çektim, buldum, düzenledim, bir sürü yazı okudum, harita hazırladım… 
Oluşumundan başlayarak günümüze kadar caddenin isminden, fiziki yapısına kadar her şey değişmiş…

Koca yol, Uzun yol, Yenikapı, Gazi, Gazi Mustafa Kemal ve nihayetinde Atatürk Caddesi düzenlenirken surlar kısmen yıkılıyor, eski yerleşimden yeniye kapılar açılıyor, hendek kapatılıyor, kanal yapılıyor, hurma ve palmiyeler dikiliyor… oturanlar değişiyor, başka yerlere gidiyor, başka yerlerden yeni sahipler geliyor…

Bu araştırma sayesinde, ben bile bir yıl içerisinde, bazı mekanların kullanımının, adının değiştiğini  gözlemleyebildim… 
Özellikle Karakaş Camisinin yanındaki boşluğun önü… hızına yetişemiyorum😊 yazmaya başladığımda burada takıcılar vardı… sonra bir baktım bomboş kalmış… şimdi de Kızılay yerleşmiş boşluğa… yarın, kim bilir, ne olacak😊
Bazı yerler ise değişme arifesinde… 
Cadde açıldığında faytonlar geçerken, bir bakıyorsun otomobiller geçmiş… sonra, yayalar ve tramvay sahiplenmiş…
Bir deve üzerinde ağır ağır ilerlerken iki katlı evler, biz farkına varmadan birer birer yıkılmış… sonra bir bakmışız ki 7-8 katlı apartmanların altından geçiyoruz…
Eskilerin Pazar olarak kullandığı yerde, döner yemeye, sonra telefon almaya başlıyoruz…
Cadde değişiyor… dönüşüyor… ama halâ kentteki belki de en eski pasajlara ev sahipliği yapıyor…
Geçmişe özenip nostalji yapmaya çalışsak da, Mehmed Hikmed Öner’in surların yıkımı için Çağlayan dergisinde dediği gibi, zaman çağlayan hızıyla akıyor… önünde hiçbir kuvvet duramıyor…
Palmiyeler, hurmalar büyüdü, kanal yeniden düzenledi… üstelik bir de tramvay eklendi ve tepkilerle dünyaya gelse de😊 caddenin süsü oldu…
Surların dibinde, banklarda dinleniyoruz, dinliyoruz, kuşları besliyoruz…
Eskisi gibi dükkanlarla dolu cadde… alışveriş yapıyoruz… takı, toka, kıyafet bakıyoruz…
Güzelliğimize düşkün olduğumuzdan, en çok da kozmetik alıyoruz…😊
Dönerciler çarşısı, Şefburger yerine, günümüz fast food lokantalarında hamburger yiyoruz… caddenin yeni yıldızları balıkçılara takılıyoruz…
Eski kahveler olmasa da, zehirlenmeden😊 dondurma, waffle yiyoruz... kahve keyfi yapıp, bol bol sohbet ediyoruz…
Bu kadar çok alışveriş yapıp, yiyip, içince paramız kalmıyor…😊para çekiyoruz bankalardan…
Gençler, yaşlılar, turistlerle, gece-gündüz, her daim hareketli cadde… 
En güzeli ise halâ lise… penceresinden çıkartıyorsunuz kafanızı, tramvayın sesi geliyor uzaktan… kuşlar, büyümüş palmiyelerin, hurmaların tepelerinde… gençler müzik yapıyor aşağıda…
Kevin Lynch, Kent İmgesi kitabında, “…kentte, her durumda gözün görebileceği, kulağın işitebileceğinden fazlası, keşfedilmeyi bekleyen bir dekor yada manzara vardır… her bir kentli için, kentin bazı kısımları, kendi imgesi, hatıra ve anlamlarla yüklüdür…” diyor... 

Pehlivanidis, kendi koca yolunu anlatmış… ben kendi Atatürk Caddemi… onun hatıralarını oluşturan dekor değişmiş, fonda benim hatıralarımın dekoru duruyor… ama o da farkına varmadan yavaşça değişiyor… ama caddenin bir tek şeyi değişmiyor… 

Cadde halâ yeniden eskiye, gelecekten geçmişe açılıyor😊

YARARLANILAN KAYNAKLAR
-Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü Arşivi
-Antalya Müzesi Arşivi
-Antalya Kent Belleği Merkezi Arşivi
-AKMED Arşivi
-Antalya Gazeteleri
-Geçmişten Geleceğe Antalyalılar Dergileri
-Türk Akdeniz Dergileri
-Antalya şeriyye sicilleri
-Demokrat Parti Dönemi’nde Antalya (1950-1960), Ali Rıza Gönüllü Doktora Tezi, 2008
-Cumhuriyetin İlk Yıllarında Antalya Şehrinde Eğitim (1923-1950), Muzaffer Deniz Doktora Tezi, 2009
-Attaleıa Kent Tarihi Ve Yazıt Korpusu, Nuray Gökalp Doktora Tezi, 2008
-Antalya Kaleiçinde Yenikapı, Gavur Hamamı Restorasyon Projesi, Şeyda Güvenç Yüksek Lisans Tezi, 1997
-Antalya’da Kültürel ve Toplumsal Hayat (1923-1932), Evren Dayar Yüksek Lisans Tezi, 2010
-Attaleia Kent Kapıları, Fulya Okatan Yüksek Lisans Tezi, 2004
- Osmanlı Arşiv Belgeleri, Şer’iyye Sicilleri Ve Tamirat Defterleri Işığında Antalya Kalesi Onarımları, Baran Demirpolat Yüksek Lisans Tezi, 2016
-Antalya İkinci Dünya Harbi İçinde Nasıl Güzelleşebildi???, Vala Nureddin Va-Nu, 1944
-Bir Nizamnameye Göre 20. Yüzyılın Başında Antalya’daki Rumlar, Vangelis Kechriotis, 2010
-Antalya Lisesi’nin Kuruluşu ve Tarihi Gelişimi, Muhammet Güçlü, TAÇ Vakfı Dergisi, 2017
- Cumhuriyet Döneminde Liselerin Tarihi Gelişimi (Antalya Lisesi Örneği), Sefa Salih Aydemir, Uluslararası Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2014
-Antalya'nın Kara Günleri-Mazlum Emin Adıson'un Gözüyle Milli Mücadele'de Antalya, Galip Alçıtepe, 2012
-Geçmişten Günümüze Antalya Ticaret ve Sanayi Odası, 2012
-Atatürk Caddesi Kent İmajı Öğelerinin Zamansal Değişimi, Ahmet Benliay, Orhun Soydan, Seçil Kartal, 2015
-Pamphylia ve Pisidia Kentleri, Karl Garf Von Lanckoronski, 2005
-Cumhuriyet Döneminde Liselerin Tarihi Gelişimi, Sefa Salih Aydemir, 2014
-Osmanlı Döneminde Antalya Ermenilerinin Sosyal ve Ekonomik Durumları, Güven Dinç, 2017
-Mekan Feşmekan, George Perec, 2016
-https://bianet.org/biamag/diger/174231-sans-mi-kader-mi-bu-afis-1-mayis-in-simgesi-oldu, Orhan Taylan
-http://giritturk.org/topic/3597-bir-mekanin-degisim-oykusu-evvel-zaman-icinde-vatan-kiraathanesi/, Dilek Metin Sert
-tarik.akiltopu.com yazılar, 1997
-L'ıllustrazıone Italıana, 1919
-La Porta Di Adriano In Adalia, Moretti, 1914
-Adalia, B.Pace, 1914
-La Regione di Adalia, citta, foreste, risorse, agricole e minerarie, commercio, 1919
-L’italia e L’asia Minore, 1919
-National Geographic Magazine,1915
-National Geographic Magazine,1920
-Ατταλεια Και Ατταλειωτεσ, Πεχλιβανιδησ Γεωργιοσ, Pechlıvanıdıs Georgıos, 1989


1 yorum:

  1. Harika bir yazı olmuş tam bir tarihi geçit. Bence kesinlikle makaleleştirilmeli. Bir caddenin dönüşümü bir kentin dönüşümüne nasıl ışık tutuyor anlatılmalı.

    YanıtlaSil