Ağırlıklı olarak
Hıristiyanların yaşadığı ve Yenikapı’ya kadar uzanan Yeni Mahallenin adı,
Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki kayıtlarda “Rabetiye/Rağbetiye”
şeklinde kayıtlı…
Antalya’nın ilk mimarı
Tarık Akıltopu, ailesiyle otururken annesi sıkılmış ve çok zayıflamış... bu durumdan endişe
eden babası Rum mahallesi olan Yenikapı'dan bir room (Rum) doktor getirmiş... doktor
anneyi muayene ederek "Hanumi, sen burada çok sıkılmışsın, seni
Yenikapı'ya bizim mahalleye taşıyalım" demiş ve Yeni Mahalleye
taşınmışlar… doktor anneye Anastabla isimli bir Rum bakıcı bulmuş ve bu kadın
sütlerle, yumurtalarla besleyerek Akıltopu’nun annesini iyileştirmiş…
Akıltopu'nun anılarında, eğlenceli olduğundan bahsettiği Yeni Mahalle, kayıtlarda Rağbetiye olarak geçen Mahalleden başkası değil, tabii ki...
3 nisan 1944 tarihli Belediye Meclisi kararıyla sayelerinde cennet kadar güzelleşen Yenikapı/Rabetiye Mahallesinin isminin Haşim İşcan Mahallesi olarak değiştirilmesine karar verilmiş…
İtalyan askerleri işgal döneminde cadde de güç gösterisi yaparlarmış…
Rumların kentten ayrılmasından sonra da cadde şehrin en güzel mevkiisi olarak tarif edilirmiş...
Devlet büyükleri kente
geldiğinde, halkı bu cadde de selamlamış…
Atatürk kır koşuları bu
cadde de gerçekleşirmiş…
Resmi geçit törenlerinde,
festival kortejlerinde bu cadde kullanılmış…
1970’lere kadar mimari özelliklerini kaybetmeyen cadde üzerindeki yapıların 1920 yılındaki sahiplerini Pehlivanidis yazdığı
kitapta anlatmış ve hazırlanan haritada binaları numaralandırmış…
Ben de kitap ve
haritayı karşılaştırarak, sokak dokusunda değişiklik olmadığından üç aşağı beş
yukarı doğru olduğunu tahmin ettiğim şekilde isimleri haritaya aktarmaya
çalıştım...
Buna göre köşede, mezarlığın gerisindeki iki evin ardından sokak ve caddenin ilk bakkalı geliyor…
bakkalın yanında Bakkaloğu’nun, sonrasında da Kiriakos Mazıoğlu’nun evi var...
Evlerin önünde, Scarpa haritalarında da görünen ince uzun bir şekilde mezarlık ve duvarı uzanıyor...
Yolun karşısı Üç kapılardan itibaren sur, hendek ve onlarla yol arasında sınır
oluşturan kavak ve servi ağaçlarıyla dolu… yol düzenleme çalışması başlamış
durumda...
Kiriakos Mazıoğlu’nun evi bugün cadde üzerinde kalmış 2 katlı 3 evden birisi olan ve Burger King olarak kullanılan bina…
Bir sonraki fotoğrafta, yapı halâ tek katlı… mezarlık kaldırılmış...yolun karşısında biraz ağaç kesimi yapılarak surlar ve hendek açığa çıkartılmış… ayrıca Antalya lisesi binalarının bahçesinde görünen iki servi ağacından birisi de ne yazık ki kesilmiş…
Giriş kapısının
üzerinde bulunan aslan kabartmalı taş, 1990’ların ortalarında yerinden
sökülerek kaybolmuş…
Tabii sadece bu yapı
değil, onun karşısındaki yapı da bir başka dünya devinin hamburgercisi...
Kadri Yakut anılarında, 1940’lı yıllarda, sokaktaki su
arıklarından mikrop kapıp tifoya yakalandığını, Atatürk caddesi üzerinde Mcdonalds
binasında muayenehanesi olan Doktor Emin Beyin kendisini tedavi ettiğini
anlatıyor…
Google da İbrahim Şendil diye aradığımda ne ilginçtir ki Atatürk Caddesi No:38 çıkıyor ve bu adres Mcdonalds’ı işaret ediyor… o tarihlerde belki de burada bir muhallebici vardı kim bilir😊
7. BÖLÜM PEREC’İN
REHBERLİĞİNDE, SCARPA’NIN VE PEHLİVANİDİS’İN İZİNDE ATATÜRK CADDESİ-“LİSE!...
LİSE!... LİSE!...”
Çok güzel şehirlerimizden biri olan Antalya'm hakkında bu yazıyla bilgilendirmenizden dolayı çok ama çok teşekkür ederim.minnetve şükranlarımla...
YanıtlaSil